bugün

sevdiği entry'ler

domuzdan insana organ nakli

tıp ilerlerde böyle bir şey yaygınlaşırsa sakın olaki bir islamcıyı bu nakilden olurken görmiyeyim. yıllarca haram deyip öyle kullanmak falan yok.

entp

entp ler asla ama asla en komik mbti grubu değildir. ikincisi hiç değildir.

her ne kadar feeling, extroverted olsa da 3. fonksiyon olduğu için çok ama çok az gelişmiştir (10 yaşındaki çocuk seviyesinde)

mantıksal düşünce yapısı/hiyerarşisi kurmakta çok iyi olsalar da ne bunu pratiğe dökmekte ne de bu veriyle işe yarar başka bi veri yapısına ulaşmada yetersizdirler.
kendilerini ifade konusunda intp leri kıskandırsalar da ifade edecek çok işe yarar bir şeyleri yoktur.

tartışmak için tartışmak = boş konuşup insanları yormak
tartışmak için tartışmak != beyin fırtınası yapmak

entjler de bunlarla aynı şeyin laciverti düşünce açısından, o yüzden pratiğe geçirebilecek yapıları olsa da pratiğe getirecek çok bi düşünceleri yoktur (bkz: donald trump)

intpler çok düşünüyorlar ama kendi içlerindeki bir bilgi yapısına göre düşünüyorlar ve düşündüklerini de kimseyi anlatamıyorlar. anlatabilen einstein oluyor işte.

intjler kendilerini az ifade edebiyorlar ama en azından ifade edecek bir şeyleri var. etmelerine de gerek yok, hayata geçirebilecek güçleri de var. bak elon muska, hardcore intj, iki kelimeyi bir araya getirip anlatamaz sana ama kurar şirketini yapar roketini ha bak bunu diyordum der çıkar kenara.

entp

mbti kişilik testine göre analizciler grubunun dışa dönük-sezgici-düşünür-algılayıcı (extroverted-intuitive-thinker-percieving) tartışmacı kişisidir. Yaratıcı, aletlere düşkün, icat eden, sosyal yapılara inanılmaz yaratıcılıkla hakim, her konuya merak duyan, karşı konulamaz derecede meraklı, her türlü olasılıkları görebilen (hatta derler ki bu tipin var olma sebeplerinden biri de hiçlikte bile bir olasılık görebilmeleridir), olayları sürekli aynı yönden ele almayan, geleneksellikten ve standarttan hoşlanmayan, fonksiyonel analizde usta, amaçlar ve sonuçları çok iyi bir araya getirebilen, neyin ne için işe yaradığını hızlıca görebilen, günlük rutine bağlı kalamayan, karmaşık fikirleri rahatlıkla anlayıp onları başkalarına aktarmayı ve tartışmayı seven, kendini beğenmiş, sarkastik, satirik, ukala tiplerdir. leonardo da vinci, benjamin franklin, voltaire, werner heisenberg, steve wozniak, robert downey junior, neil patrick harris, matthew perry ve kanaatimce ricky gervais ve kesinlikle celal şengör gibilerini bünyesinde barındırır. görülme sıklığı %3.2'dir.

tartışmacı denmesinin sebebi herkes ile her şey hakkında tartışabilirler. ''sana katılmıyorum.'' ya da ''senin gibi düşünmüyorum'' lafından orgazm olurlar (bunlar da ayrı bir manyak ahuahssfassa). zaten amaçları haklı çıkmak değil, haksız çıkarmaktır (xntp grubunun çelişkici olma özelliği). sırf tartışma yaratmak için aslında inanmadığı fikirleri çok iyi bir şekilde savunabilir. intp ile aralarındaki fark budur. intp'ler gibi entelektüel ve bilimsel konulara aşırı derece ilgi duyarlar ve okurlar, ancak bilgiyi aktarma konusunda intp'ler konu hakkında konuşmayı severken (intp'ler sessiz olamalarına rağmen inanılmaz geveze olabilirler) entp'ler bu konularda tartışmayı sever.

entp'leri en iyi anlatan meme:

görsel

jung'un cognitive functions'ına göre Ne-Ti-Fe-Si (dışa dönük sezgi-içe dönük düşünce-dışa dönük his-içe dönük algılama) şeklindeki zihin fonksiyonlarına sahip gruptur.

en güçlü yanları sırası ile:

dışa dönük sezgi: durumları ve ilişkileri irdeler, anlamları ve alakaları birleştirerek o anki durumu irdeleyerek neyin değiştirelebileceğini düşünür. söylenmemiş olanı söyler, o yönde düşünür, durumlar arasındaki benzerlikler arasında bağlantı kurar.

içe dönük düşünce: analiz, kategorizasyon, bir şeyin belli bir prensibe uyup uymadığının kontrolü, iç yapıdaki uyuşmazlıkların kontrol edilmesi, sonuca daha net bir şekilde varılmaya uğraşılması, seçeneklerin analiz edilmesi.

dışa dönük his: başkaları ile iletişim kurmak, onların ihtiyaçlarını gidermek için organize olmak, sosyal ve organizasyonel grup değerleri ile ilgilenmek, bir şeylerin uyumluluğunu irdelemek, bunun diğerleri tarafından kabul edilebilirliğini tartmak, o anki durumda neyi yapmanın en iyisi olduğunu düşünmek.

içe dönük algılama: bir olay karşısında eski tecrübelerini göz önüne getirerek herhangi bir şeyin ne kadar değiştiğini çözer. algılanana yönelik bağlantılar, onun önceki halleri ile bağlantılar kurarak ''hiç değiştirilmemiş'' olanı göz önüne getirir.

mbti grubunun enfp ile en komik ikilisi olma özelliği vardır. ancak enfp'lerin komikliği süngerbob'unkine benzer; saf, sevecen, çocuksudur. entp'ler ise kara ve ofansif mizahı ile ünlüdürler. entp'ler şaka yaparken satirik, sarkastik ve acımasızdır. enfp'ler karşıdaki insanın hislerini önemser ve onu inciteceğini anlarsa şakayı yapmamayı tercih eder. bu durum entp'lerin umrunda olmaz ve karşıdakini kırıp kırmamayı önemsemeden çatır çatır her şeyi söyler. iyi açıdan bakın, en azından yalan söylemiyorlar asghjdkal.

not: xntx, yani analizci grubuna mensup kişilerin başkalarına karşı çok acımasız olduğunu düşünüyorsanız (ki öyleyiz assfadas) siz bir de onların kendilerine karşı ne kadar acımasız olduğuna bakın. analizci yoldaşlarım, siz de her ne kadar katlanamasanız da diğerlerinin hassas duygularının olduğunu kabul edin ve daha yumuşak davranmaya çalışın. herkes bizim gibi robot değil assfaksfal.

kısaca kötü tarafları kibirlidir, egoludur ve başkalarını aşağılamayı sever. chaotic evil grubudur, kaostan beslenirler. dağınık, sorumsuz, geç kalan, yarım saatlik işi 3 saatte halleden, intp'ler gibi boş işler konusunda çok vakit harcayan, zeki ama tembel tiplerdir. iyi tarafları ise kusursuz argümanlara sahip, çok iyi tartışan, kendini iyi geliştiren, bütün olasılıkları görebilen ve onları denemek isteyen, ''yapamamak'' fiilini lügatında barındırmayan, yaratıcılıklarını özellikle yönettiği projelerde iyi kullanan, icatçı, kıvrak zekalıdır. intp biri olarak benim en ilginç bulduğum gruptur. başkalarının entp'lerden hoşlanmama sebebi gerçekten anlaşılamamış ve anlaşılamayacak olmalarıdır.

entp'leri özetleyen birkaç söz:

“The questions are always more important than the answers.”

“The world belongs to the enthusiast who keeps cool.”

“Be the change that you wish to see in the world.”

“Good judgment comes from experience and experience comes from bad judgment.”

“Do I contradict myself? Very well, then I contradict myself. I am large, I contain multitudes.”

“Where I cannot satisfy my reason, I love to humor my fancy.”

“Our real discoveries come from chaos, from going to the place that looks wrong and stupid and foolish.”

enfp

mbti kişilik testine göre diplomatlar sınıfının dışa dönük-sezgici-duygucu-algılayıcı(extraverted-intuitive-feeler-percieving) kişisidir. sezgi gücü kuvvetli, motive edici, ikna kabiliyeti yüksek, duygusal yönden baskın, eğlenceli kişilerdir. genelde sınıfın soytarısı olarak bilinirler, hatta denir ki dünyayı sıkıcılıktan kurtarıp komik hale getiren gruptur. ellen degeneres, robin williams, mark twain, bill cosby, jerry seinfield gibi tipleri bünyesinde barınmasından belli zaten. kişilik tiplerinin arasında en troll olanıdır. görülme sıklığı %8.1'dir.

16 farklı kişilik tipi arasında en çok kendinden etkilenilen tiptir. https://thoughtcatalog.co...-to-here-are-the-results/ (16'da 8, kalan bir çoğunda da ilk 3'e oynar.)

insanlar hakkında bilgi sahibi olmayı seven, onları harekete geçiren, onlara ilham veren, sosyal konularda konuşmayı seven, arzulamayı seven, tutkulu duygusal güçlere önem veren, geniş yelpazeli ve heyecanlı, bağımsızlığa düşkün, öz güven duygusu ile değişik bir mücadele içerisinde olan, stres ile çöküntü olmadan başa çıkmayı becerebilen, sosyal anlamdaki ilişkileri çözümlemeyi iyi bilen, eğlenceli, çocuksu ve hareketli insanlardır. sosyal ama bağımsızdırlar.

Jung'un Cognitive Functions'ına göre Ne-Fi-Te-Si (Dışa dönük sezgi-içe dönük his-Dışa dönük düşünce-içe dönük algılama) şeklindeki zihin fonksiyonlarına sahip gruptur.

en güçlü yanları sırası ile:

dışa dönük sezgi: durumları ve ilişkileri irdeler, anlamları ve alakaları birleştirerek o anki durumu irdeleyerek neyin değiştirelebileceğini düşünür. söylenmemiş olanı söyler, o yönde düşünür, durumlar arasındaki benzerlikler arasında bağlantı kurar.

içe dönük his: bir şeyin değerini, önemini ölçer. harmoni oluşturmaya çalışır, uymayanı görmek için olan durumu filtreleyerek gözden geçirir. genel anlamda irdeleyicidir.

dışa dönük düşünce: parçalara ayırıp, organize eder. sistemize eder, yapılandırır, sonuçları ve yan etkileri düşünür. yöntemleri irdeleyerek işleyip işlemediğini irdeler.

içe dönük algılama: bir olay karşısında eski tecrübelerini göz önüne getirerek herhangi bir şeyin ne kadar değiştiğini çözer. algılanana yönelik bağlantılar, onun önceki halleri ile bağlantılar kurarak ''hiç değiştirilmemiş'' olanı göz önüne getirir.

entp ile enfp mbti'ın en komik kişilik tipleridir. bu konuda aralarındaki fark ise enfp daha saf, kinayesiz ve sevecen: entp ise daha entelektüel, sarkastik, satirik ve karanlıktır. entp'ler araştırmayı ve öğrenmeyi çok sever, zaten en meraklı gruplardan biridir. enfp'ler ise bir şeyi aşırı merak etmedikçe araştırma yapmazlar ancak bir konuşma ya da tartışma olursa dinlemekten zevk alırlar. enfp'ler insanların duygularını önemser ve onları kırmamaya çalışırken, bu durum entp'lerin umrunda değildir (bkz: xntx olmak). enfp'ler bir hakaret ya da şaka karşısında çok iyi bir şekilde karşılık verebilirken enfp'ler genelde güler ve içten içe kırılır. kısaca entp'ler daha badass, entelektüel, araştırmacı, duygusuz, içe dönük, ciddi, sarkastik, düşünsel, insanları aşağılayan ve kesinlikle daha tartışmacı hali (entp'ler herkes ile her şey hakkında tartışabilir ve bundan zevk alır. sırf bundan dolayı özellikle tartışma yaratabilir ve bunun için aslında savunmadığı fikirleri savunabilir) iken: enfpler daha alçak gönüllü, saf, yumuşak, sevgi dolu, enerjik, anlayışlı, duygusal, dışa dönük ve çocuksudur. bundan dolayı entp'ler pek sevilmezken, enfp'ler en sevilenler arasındadır.

(kişisel not: benim fikrime göre enfp eğlence doludur, ama bir intp olarak entelektüel tartışmalar yapabileceğim, araştırmacı ve kinayeli, tartışmacı tip olan entp'yi tercih ederim.)

ayrıca bu tiplere onların değerini bir tek sizin bildiğinizi, onu anladığınızı söyleyerek ve hissettirerek istediğinizi yaptırabilirsiniz. ciddi anlamda buna zaafları vardır. sad stories for enfps. her şekilde kişilik tiplerinin arasında en kral tiplerden biridir.

gemini man

Gemini’nin önde gelen özelliklerinden biri olan çabuk sıkılma sebebiyetiyle her 6 ayda bir yeniden nick değiştiren yazardır. Bu nicke geçeli de yaklaşık 1 saat olmuştur. Bu arada uykusuzluktan dolayı gidemedim daha uzaklara gözüm dalıyor bilgisayar ekranına. O yüzden bir dahakine artık.

sözlük yazarlarının hayalleri

uluslararası arenada bir makale ya da dergi ya da kitapta eserlerimden bahsedilsin. atıf alayım. şımarıkça ama neden olmasın? bana olacakmış gibi geliyor ama mış gibinin tuzağına düşmemek, çalışmak lazım. ama olacak. biliyorum. nerden bildiğimi bilmiyorum. sadece biliyorum. allahım lütfen ya. kurudum kaldım şu yaşımda.

kötü anılar

iyi ki varlar. Onlar da olmasa kendimi çok boş hissedeceğim. Üzülünce sanki daha çok farkındayım kendimin. Sanki mutsuz olduğum kadar yok olabilirmişim gibi. insan içinde asla onu bitiren bir aşkı taşımamalı. Mahvolmak yetişkin romantik kitaplarında olduğu kadar mı? Bilemiyorum efendim. Fakat bunun romantiklikle bir ilgisi neden olsun ki? Seninle konuşmak istiyorum. Bir kaptan, bir anahtar, bir kapı ve bir hoşçakal. Bunlar hakkında. Kendimizden hiç bahsetmeden sadece konuşsak yine de incitir miyiz birbirimizi? Sadece konuşmak neden bu kadar imkânsız olsun ki? Dünyanın Hangi iklimi bu kadar acımasız söyle.

sorduk mu sorusuna alternatif cevaplar

- sorduk mu?
- soru sormak beceri ister ya hani, sende de o beceri yok ya hani, ben de seni yormadan anlatayım istedim ama bunu da anlayamadın ya, şaşırtmadın yine beni.

sorduk mu sorusuna alternatif cevaplar

O borunun bana girme ihtimali olmadığı için soramazsın zaten. En iyisi sen sus, ben cevap vereyim. Sonra git yat uyu. Rüyanda sorarsın.

sorduk mu sorusuna alternatif cevaplar

sende onu sorcak kadar akıl göremedim kendi işimi kendim yaptım.

sorduk mu sorusuna alternatif cevaplar

sormadan soruyu sokarlar boruyu.
(bkz: liseli alert)

karanfil suyu

saçı fena halde besleyip, koyulaştıran bakım suyudur. bir şişe içerisine bir miktar (küçük paket) karanfil konup, üzeri su ile doldurulur. bir süre sonra koyulaşan su, saça sürülerek bakım yapılır. saç daha parlak bir hale gelir. kokusu da oldukça hoştur.

suriyelilerin olduğu semtte şort giymek

Oturduğum semtte hiç Suriyeli yok. Eskiden ayda 13-14 kez dışarı çıkardım. Şimdi kendimi güvende hissetmediğimden, Suriyelilerden ve afganlılardan tiksindiğim için arkadaşlarımla ayda 2 kere çıkıyorum. Ben artık kalabalık kalitesiz insan kitlesi görmekten, onların içinde sıra beklemekten, iç içe olmaktan tiksiniyorum.

uzayda alkol bulunması

Bilimin her şeye verilecek bir cevabi olmali. 4. Murat zamanı toplatılan alkolleri ahali içmesin diye uzaya ateşlemişlerse tek yol bu olmali.

uzayda alkol bulunması

Sagittarius B2 bulutu denen bir yapıda milyarlarca litre alkol keşfedilmiş. ama alkolün oluşması uzay koşullarında mümkün değilmiş. zira uzay boşluğu -210/-270 arasında değişen bir sıcaklığa sahip. bunun sebebini araştırıp araştırıp bulamamışlar. sonunda "kuantum tünellemesi" diye bir teori ortaya atmışlar.

yani anladığım kadarıyla özetleyecek olursam (cehaletimi affedin) normal fiziki şartlarda oluşması mümkün olmayan partiküller, kuantum ortamında geçişi mümkün olmayan bariyeriyerden geçebiliyormuş.

laboratuar ortamında henüz gerçekliğini ispatlayamamışlar. farklı alkol çeşitleriyle denemeye devam ediyorlarmış.

https://www.technopat.net...2/uzayda-neden-alkol-var/

kafası aşırı güzel alkolik astronotlara duyurulur.

kilo vermek isteyenlere verilebilecek tavsiyeler

Ekşide yazacaktım bunu ama sevmiyorum artık orasını. Eski tadı kalmadı.

4 ay gibi bir sürede 105 kilodan 82 kiloya düştüm.
ilk 1 ay çok zor geçti. kola, abur cubur hepsine elveda dedim. hamburger, pizza, ekmek arası herhangi bir şey yok. paketlenmiş gıda yok. özellikle ilk hafta bildiğin ruh gibiydim. ama sonrası anlatılmaz, yaşanır.

ilk 1 aydan sonra çok kolay.

şimdi size neler yaptığımı anlatayım.

1- kahvaltı: o pastaneden alınan börekler, çörekler, simit vs hepsine elveda.
bir gün 2 yumurta kır, diğer gün kaynat. bunlar sabit. yumurta şart. domates, salatalık, tam yağlı peynir, 2 dilim kepek ekmeği, dümdüz çay.
reçel, hamur işi, işlenmiş et kesinlikle yok.
yumurta bayarsa haftada 1-2 gün yulaf lapası yiyin. o da tok tutuyor.

2- öğle yemeği: 1 avuç çerez. fındık, badem ve ceviz içi. bu kadar. cepte hazır duracak bunlar. içmeye fırsat varsa sade türk kahvesi.

3- akşam yemeği: sabah kahvaltısında, gün boyu tok hissetmek için yumurta, öğle yemeğinde açlığı bastırmak için çerez yedik. ama akşam oldu ve uyku girmez gözüne karnı aç olanın.
bir gün tavuk, diğer gün kırmızı et. haşlama falan değil bildiğin döküm tavada. tavuk varsa yanına salata. kırmızı et varsa yanına yoğurt. 1 dilim ekmek. sos yok. tuz yok. ayda 2-3 kez de balık - salata yapın.
yemek sonrası tatlı yok.

akşam yemeğinden 2 saat sonra 1 elma veya portakal.
içki sadece hafta sonları ve en iyisinden. sigara devam.

yemek düzenim bu şekildeydi. ilk 1 ay çok zorlandım. böyle elim ayağım titremeye başladı kan şekerim düşünce. özellikle kış akşamları. yoğurt içine atılacak 2 şey var. orijinal pekmez veya kurutulmuş siyah üzüm.

şimdi gelelim neler değiştiğine.

- kıyafet dolabı komple yenilendi.
- tempolu yürüyüşlerde bel ve ayak bileği ağrısı vardı. her yere arabayla giden biri olarak hamlık vardı vücutta. artık o yok. kuş gibin.
- çakralar açıldı. nodüller açıldı. koku ve tat alma arttı.
- böyle yerli yersiz kramp girerdi, ağrı sızı olurdu bazen. ne kadar bazen kendimi zorlasam da artık hiç biri yok.
- 8 saatlik uyku yeter oldu. mışıl mışıl uyuyor, yeniden doğmuş gibi uyanıyorsun.
- alışverişlerimi marketten değil pazardan yapmaya başladım. tabi bu aralar çıkamıyoruz pek ama eve getiriyor sağolsun.

en önemlisi de şu; 105 kiloydum ama boyum da 1.90. öyle 5-10 cm fazla söyleyenlerden değilim. ciddi ciddi 1.90. futbol topu gibi değildim yani. eskiden böyle bir miskinlik, böyle abur cubur yiyince aniden gelen enerji patlaması sonrasında üstünden kamyon geçmiş hissiyatı vardı. akşam oturmaktan ziyade yanlama ve uzanma. mesela önceden erinirdim, üşenirdim bir şeyi yapmaya. salla babam salla. şimdi düşünmemle harekete geçmem bir oluyor.

sülalede de ırsi 2 hastalık var. biri şeker diğeri kalp. bypass olmayan ve insülin iğnesi kullanmayan yok. benim gidişat ta oraya doğruydu.

size şu kadarını söyleyeyim. abur cuburla, fast foodla, sipariş ettiğim yemeklerle geçirdiğim ergenlik ve gençlik yıllarıma yazıkmış.

gömleği pantolonun içine sokmak, slim fit giyebilmek ne güzel bir şeymiş.

kısaca böyle. daha çok şey yazarım da zaman da değerli. şunlara mutlaka dikkat edin.
1- markete kesinlikle girmeyin. ürünlerin hepsinde şeker var. kola, meyve suyu vs aman ha. pazara çıkın pazara.
2- dışardan yemek sipariş etmeyin. evde kal, evde yap.

‘bol su için’ dememe gerek yok. ama onun da bir taktiği var. yemeklerden önce, yudum yudum ve oturarak için.

‘sözlük yazarları akıllı olduğundan yazmaya gerek duymadım’ demek isterdim ama sözlük son yıllarda mal doldu. yazmak elzem oldu. önce adam gibi bir hastaneye gidip check-up yaptırın. kan değerlerinize baktırın, ondan sonra kilo vermeye başlayın. insülin direnci, kolestrol, tansiyon vs önemli.

yarım akıl, hayattan eder.

paketlenmiş hiç bir gıda yemedim. paketlenmiş hazır çorbanın dahi içinde şeker var. tuzlu çubuk krakerin dahi içinde şeker var.
alışverişi pazardan, bakliyatı açıktan aldım. hamur işi ve abur cubur kesinlikle yok. kartonda, kutuda içecek kesinlikle yok.
markete, fırına, pastaneye elveda demeniz lazım.

bazı besinlerin ısrarla altını çizmek isterim.
atıştırmalıklar: badem, ceviz, kabuklu yer fıstığı( protein çok bunda).
meyve sebze: elma, portakal, salatalık, havuç. sebzenin kötüsü olmaz. basit meyve iyidir.
tatlı: kurutulmuş meyveler. özellikle siyah kuru üzüm.
gıda: yumurta ve tavuk tüketin mutlaka. ( köy mahsulü )
tarçınlı yoğurt, sade türk kahvesi, sade soda, bol su.
düzenli uyku çok önemli.

hepsinden önemlisi mutlaka kan değerlerinize baktırıp öyle başlayın. kilo vereceğim diye sağlığınızdan olmayın.
inanın zaten 1 hafta sonra yediğiniz en hafif tatlı bile sanki şerbet gibi gelecek. ben bunu nasıl yiyiyormuşum diyeceksiniz ve yiyemeyeceksiniz.

doğada şişman hayvan yok. çünkü hepsi doğal besleniyor.
genişleyen tek canlı insan ve insanın müdahale ettiği hayvanlar.
yüzlerce yıldır otla beslenen hayvanlar daha hızlı etlensin diye dayıyorlar mısırı. hem ömrü kısalıyor hem eti kayış gibi oluyor. büyük ve küçükbaşlarda kalp, diğer organların hızlı gelişmesine, hayvanın etlenip ağırlaşmasına yetişemiyor ve hayvan ölüyor. tavuklarda ise kemiklerin gelişimi tamamlanmadan hayvan etlenip ağırlaştığından ayakları dayanamıyor. ya yürüyemiyor ya da kırılıyor.
hayvan dediğin yayılacak, gezecek. gezerken otlayacak veya yem yiyecek. güneş ışığı görmeden beslenip kesime gönderiliyorlar veya telef oluyorlar.

aha o mısırın şurubunu da sana dayıyorlar. kanser nasıl patladı bu kadar sanıyorsunuz. eskiden kanser mi vardı? yoktu. çünkü insanlar alışverişi marketten yapmıyordu. paketlenmiş gıda, işlenmiş et yemiyordu.
zamanı olan food inc. belgeselini izlesin. buraya kadar anlattıklarım orada var.

şimdi gençler,

kendimi bildim bileli abur cubur yerim. yarınlar yokmuş gibi asitli içecek içer, carte dor'u kutusuyla gömerim. eskiden öyleydi.

bildiğin enine boyunayım fakat yıllar önce üniversiteye başladığım ilk senemde, o zamanki kız arkadaşımla bir fotoğrafımı gördüm albümde. tabi şimdiki gibi icloud’a yüklemiyorsun o zamanlar.
böyle o an zaman durdu sanki. aynanın karşısına geçtim. ne yapmışsın oğlum sen kendine dedim. o fotoğraf bana büyük motivasyon oldu. ne zaman iradem kırılacak gibi olsa bakarım. bakardım. artık gerek kalmadı.

marketin önünden dahi geçmedim. pastanenin önünden dahi geçmedim. paketlenmiş , işlenmiş hiç bir ürünü yemedim. 180 derece değiştirdim yediklerimi. çikolata ve nutella yerine meyve kurusu ve meyve, doğal bal, çerez yedim ilk başlarda. ilk haftadan sonra beyaz ekmeği kestim, tam buğdaya geçiş yaptım. onu da bir müddet sonra bıraktım.

bakın burası cokomelli; şekeri bırakmak demek şeker içeren her şeyi kesmek demek değil. kan şekeriniz aniden düşer hastanelik olursunuz, kontrolsüz yerseniz de aniden yükselir ve acıkıp hayvan gibi yemek yersiniz.

yine başa dönersem, marketin önünden dahi geçmeyin. oradaki ürünlerin hepsinde şeker var. tuzlu çubuk krakerde bile şeker var, hazır çorbada bile şeker var. börekler, kurabiyeler, tatlılar yok.

kalorisi nispeten az, sağlıklı yağ ve doğal şeker içeren besinlere geleyim. bu yazdığım şeyler ezbere şeyler değil. her birinden minimum kaloriyle maksimum enerjiyi alırsınız.

siyah üzüm kurusu, incir kurusu, erik kurusu
elma, portakal, çilek, karpuz.
badem, fındık, ceviz içi ve kabuklu yer fıstığı
illa tatlı olacak diyorsan doğal bal ve kışın doğal tahin pekmez.

bunları stok yapın. şimdi şöyle bir şey zaten. bu şeker bağımlılığı kokain bağımlılığından daha fenaymış. bizzat yapılan deneyler var. beyindeki etkisi ve yoksunluğundaki tepkiler aynı. yani zart diye keseceksin abur cuburu. zaten ilk 72 saat geçince tatlı krizin tutacak. atacaksın ağzına 2 tane siyah kuru üzüm. o bildiğin seni yakacak.
that sugar, food inc. ve bilimum şekerle ilgili belgeselleri motivasyon amaçı izledim ordan biliyorum.

ayrıca,
sade soda, sade türk kahvesi, limonlu tarçınlı sıcak su, zencefil ve zerdeçal, ev yapımı yoğurt ta yağ yakmaya yardımcı olur. sürekli su iç dememe gerek yok heralde. yarım saat tempolu yürüyüş te şart, uyku düzeni de.

zınk diye uyanmak, yiyeceklerin kokusunu alabilmek, gün boyu vücudun enerjik olması, beynin durmadan çalışması, giydiğin kıyafetin yakışması, sivilce akne vs çıkmaması, az zorlasan dahi kilodan dolayı belinin ve ayak bileklerinin ağrımaması..
yanından geçtiğin kadınların seni keserken kafalarının 180 derece döndüğünü görmek te harika bir duygu.

şeker = zehirmiş.

bu arada, goril gibi olmak istemiyorsanız, önce bu dediklerimi yapın, sonra kardiyo yapın, en son body yapın.
yağlı ve ham vücutla direkt kardiyo ve body olmaz. doğada şişman hayvan yoktur. çünkü doğal beslenirler.
mesela yediklerinden dolayı ağırlaşan ve hareket edemeyen hayvan yoktur.
peki insan?